Katolik Kilisesi Din ve Ahlâk İlkeleri (73-100)

Image by Myriams-Fotos from Pixabay

2. KONU

Tanrısal Vahyin iletimi

74 Tanrı “insanların kurtulmalarını ve gerçeğin bilincine varmalarını ister” (1 Tim 2, 4), kısacası Mesih İsa’yı tanımalarını ister. (Bkz. Yu 14,6) Vahyin dünyanın dört bir yanına ulaşması için, Mesih İsa’nın tüm halklara, tüm insanlara bildirilmesi gerekir:

Tüm ulusların esenliği için verilmiş olan bu Vahyin bozulmadan daima öyle kalması ve bütün kuşaklara aktarılması için Tanrı, aynı lütufkârlığıyla önlemlerini aldı. (DV 7)

I. Havarilerden gelen Gelenek

75 “Çok yüce Tanrı’nın tüm Vahyinin tamamlandığı Rab Mesih İsa, önce peygamberler tarafından vaat edilen İncil’i kendi ağzıyla bildirdikten ve bizzat Kendisi gerçekleştirdikten sonra, Havarilerine Tanrısal armağanlar ileterek İncil’i herkese her esenlikli gerçeğin ve her ahlâk kuralının kaynağı olarak vazetmelerini buyurdu.” (DV 7)

Havarilerin vaazı …

76 Rab İsa’nın buyruğu üzerine İncil’in iletilmesi şu iki biçimde yapılmıştır:

Sözlü olarak: “Havariler İsa’yla birlikte yaşarken gerek onun ağzından duyduklarını ya da gördükleri davranışlarından öğrendiklerini gerekse Kutsal Ruh’un esinlerinden elde ettiklerini vaazlarında, örneklerinde ve kurumlarında ilettiler” (DV 7);

Yazılı olarak: “Bu havariler ve onların çevresindekiler aracılığıyla esenlik mesajı Kutsal Ruh’un esini altında kaleme alındı.”

….Havarilerin haleflerinde sürdürüldü

77 “İncil’in Kilise’de daima diri ve bozulmadan kalabilmesi için, havariler halefleri olarak episkoposları seçtiler ve onlara kendi öğretme yükümlülüklerini yüklediler.” (DV 7) Nitekim, “esinlenmiş kitaplarda özellikle ifade edilen havarilerin öğrettikleri, dünyanın sonuna kadar kesintisiz bir şekilde haleflerince korunmalıdır.” (DV 8)

78 Kutsal Ruh’ta gerçekleştirilen bu canlı aktarıma Dini Gelenek denmektedir. Kutsal Kitap’tan farklı olmasına karşın onunla sıkıca bağıntılıdır. Dini Gelenek aracılığıyla “Kilise, doktrinini, yaşamını ve kültünü sürdürmekte ve her kuşağa inandığı her şeyi ve kendisinin ne olduğunu aktarmaktadır.” (DV 8) “Kilise Babalarının öğretileri, zenginliklerinin inanan ve dua eden Kilise yaşamına ve uygulamasına geçtiği bu Dini Geleneğin canlandırıcı varlığını doğrulamaktadır.” (DV 8) 

79 Böylelikle, Baba’nın Sözü aracılığıyla Kutsal Ruh’ta Kendisiyle ilgili yaptığı aktarım, Kilise’de etkin olarak var olmaya devam etmektedir: “Eskiden konuşan Tanrı, sevgili Oğlunun Eşi’yle konuşmayı sürdürmeye devam etmektedir, Kilise’de ve onun aracılığıyla dünyada yankılanan İncil’in canlı sesi, inanlıları en yüksek gerçeğe götürmekte ve Mesih’in sözlerinin onlarda iyice yerleşmesine neden olmaktadır.” (DV 8)

II. Dini Gelenek ile Kutsal Kitap arasındaki ilişki

Ortak bir kaynak …

80 “Kendi aralarında birbirlerine bağlı ve birbirleriyle iletişim halindedirler. Çünkü her ikisi de aynı Tanrısal kaynaktan fışkırmakta, kısacası bir bütün oluşturmakta ve aynı sona gitmektedir.” (DV 9) Her ikisi de “dünyanın sonuna dek her an kendisine inananlarla birlikte” (Mt 28, 20) olacağına söz veren Mesih İsa’nın gizini Kilise’de mevcut ve verimli kılmaktadır.

…İki farklı iletim yolu

81 Kutsal Kitap, Tanrısal Ruh’un esini altında kaleme alınan Tanrı’nın sözüdür. “Kutsal Dini Gelenek, Mesih İsa ve Kutsal Ruh tarafından havarilere emanet edilen Tanrı sözünü taşımaktadır ve gerçeğin Ruhu’yla aydınlanmış olarak bunu vazederken, sadakatle korusun, gözler önüne sersin ve yaysınlar diye eksiksiz olarak havarilerin haleflerine aktarmaktadır.”

82 Buradan Vahyin aktarılması ve yorumu görevi verilen Kilise’nin Vahyin “tüm noktaları konusundaki güvenirliğini yalnızca Kutsal Kitap’tan almadığı ortaya çıkmaktadır. Bunun içindir ki her ikisi de aynı saygı ve sevgiyle ele alınmalı ve her ikisine de aynı büyük saygı gösterilmelidir.” (DV 9)

Havarilerin geleneği ve kilise gelenekleri

83 Burada sözünü ettiğimiz Dini Gelenek havarilerden gelmiş olandır, havariler İsa’nın örnek davranışlarından ve öğretisinden almış olduklarını ve Kutsal Ruh’tan öğrendiklerini aktarmışlardır. Nitekim, ilk Hıristiyanların elinde yazılı bir İncil yoktu, İncil’in kendisi de canlı Gelenek sürecini doğrulamaktadır.

Zamanla yerel Kiliselerde doğmuş olan Tanrıbilimsel, disipline dair, litürjik ya da tapınma ile ilgili “gelenekler”i bu Gelenek’ten ayırmak gerekir. Bu gelenekler, Büyük Geleneğin çeşitli yerlere ve çeşitli devrelere özgü ifadeleri aldığı özel biçimlerden oluşurlar. Bu gelenekler Geleneğin ışığı altında sürdürülebilir, iyileştirilebilir ya da Kilise Yetkili Kurulu’nun yönetimine bırakılabilirler.

III. İman mirasının yorumu

Kilise’nin tümüne emanet edilen iman mirası

84 Kutsal Gelenek’te ve Kutsal Kitap’ta bulunan imanın “kutsal mirası” (depositum fidei) (Bkz.1 Tim 6,20; 2 Tim 1,12-14) havariler tarafından tüm Kilise’ye emanet edilmiştir. “Çobanlarına tamamen bağlı olan kutsal halk, ona bağlanarak havarilerin öğretisine ve kardeş birliğine, ekmek bölmeye ve dualara özenle sadık kalacaktır, öyle ki, aktarılan imanın korunması, bildirilmesi ve uygulamaya konulmasında çobanlar (papazlar) ile inanlılar arasında özel bir ruh birliği oluşur.” (DV10)

Kilise’nin Kesin Yetkililiği

85 “Yazılı olan ya da aktarılan Tanrı Sözü’nü gerçeğe uygun olarak yorumlama yükümlülüğü, yalnızca otoritesini Mesih İsa adına gösteren yaşayan Kilise’nin Yetkili Kurulu’na” (DV10), kısacası Petrus’un halefi Roma episkoposu ile birlik içinde bulunan episkoposlara verilmiştir.

86 “Ancak, bu Yetki Tanrı sözünün üstünde değildir, yalnızca aktarılanı öğreterek ona hizmet eder, zira Tanrı’nın himayesinde, Kutsal Ruh’un yardımıyla, bu Sözü sevgiyle dinler, onu azizce korur ve sadakatle gözler önüne serer, sonra da bu biricik iman mirasından Tanrı tarafından açınlanmış olanları, inanılacak şeyleri çıkarır alır.” (DV10)

87 İnanlılar, İsa’nın havarilerine söylediği, “Sizi dinleyen, beni dinlemiş olur” (Lk 10, 16) (Bkz.LG 20) sözlerini anımsayarak çobanlarının (papazlarının) kendilerine değişik biçimlerde sundukları öğreti ve yönergeleri uysallıkla kabul ederler.

İman dogmaları

88 Kilise Yetkili Kurulu dogmaları tanımlarken, Mesih İsa’ dan aldıkları otoriteyi sonuna kadar kullanarak Hıristiyan halkının zorunlu bir biçimde Tanrısal Vahyin içerdiği gerçeklere ya da bunlarla zorunlu bir bağı bulunan gerçeklere tam olarak inanmalarını önerir.

89 Dogmalarla tinsel yaşamımız arasında organik bir bağ mevcuttur. Dogmalar iman yolundaki ışıklardır, iman yolunu aydınlatır ve güvenli hale sokarlar. Tersine, doğru bir yaşam sürüyorsak, aklımız ve yüreğimiz iman dogmaları ışığını kabul edecek biçimde açık olacaktır. (Bkz. Yu 8,31-32)

90 Dogmaların karşılıklı bağları ve tutarlılığı Mesih gizi ile ilgili Vahyin bütünlüğünde bulunabilir. (Bkz.I.Vatikan Kon:DS3016:nexus mysteriorum;LG2 5) “Hıristiyan inancının temelleri ile ilişkilerin çeşitliliği Katolik doktrini gerçeklerinin bir hiyerarşisini ya da bir sıranın varlığını belirtir.” (UR11)

İmanın doğaüstü anlamı

91 İnanlıların hepsinin açınlanmış gerçeğin aktarımında ve anlaşılmasında payı vardır. İnanlılar kendilerini gerçeğin tamamına yöneltecek (Bkz. Yu 16,13) ve kendilerini eğitecek (Bkz.1 Yu 2,20-27) Kutsal Ruh tarafından meshedilmişlerdir.

92 İnanlıların bütünü yanılamaz, “episkoposlardan en son laik* inanlıya kadar” bütün halkın iman ve ahlâkla ilgili gerçeklere genel bir onay getirmesi olan bu özelliği de imanın doğaüstü anlamı aracılığıyla ortaya koyar. (LG 12) 

93 Nitekim gerçeğin Ruhu ile uyandırılan ve desteklenen imanın bu anlamı sayesinde ve kutsal Kilise Yetkili Kurulu kılavuzluğunda, ( … ) Tanrı Halkı azizlere iletilen imana ilk ve son olarak sağlam bir şekilde bağlanmış, imanı iyi bir şekilde yorumlayarak ona daha derinlemesine girmiş ve yaşamında daha yetkince uygulamış oluyor. (LG 12)

İman anlayışında gelişim

94 Kutsal Ruh’un yardımı sayesinde iman mirası sözlerde olduğu kadar gerçekleri kavramada da, Kilise yaşamında gelişebilir:

– “Onları yüreklerinde derinlemesine düşünen inanlıların çalışmaları ve düşünceleri sayesinde” (DV8); özellikle de “açınlanmış gerçeğin bilgisini derinleştiren Tanrıbilimsel araştırmayla” (GS 62,7;bkz.44,2;DV23;24;UR 4);
– “inanlıların tinsel konularda içten duydukları kavrayışla” (DV8); “Tanrısal sözler ve onları okuyan kişi birlikte gelişirler” (Aziz Büyük Gregorius,hom.Ez.1,7,8);
– “gerçeğin güvenilir karizmasını episkoposluk mirasıyla almış olanların vaazıyla” (DV8).

95 “Şu halde çok açık bir şekilde Kutsal Gelenek, Kutsal Kitap ve Kilise’nin Yetkili Kurulu, Tanrı’nın bilgelik dolu düzeniyle birbirleriyle öylesine bağlı ve öylesine dayanışma içindedirler ki, bu gerçeklerin hiçbiri diğerleri olmadan var olamaz ve hepsi birlikte, her biri kendi tarzında, tek Kutsal Ruh’un etkisiyle, ruhların esenliğine gerçekten katkıda bulunurlar.” (DV10,3)

ÖZET

96 Mesih İsa’nın havarilerine emanet ettiğini, havariler Kutsal Ruh’un esiniyle, Mesih’in görkemli dönüşüne kadar tüm kuşaklara vaazlarıyla ve yazıyla aktardılar.

97 “Kutsal Gelenek ile Kutsal Kitap, Tanrı sözünün biricik kutsal mirasını oluşturur” (DV10), gurbetteki Kilise onlarda bir aynada gibi, her türlü zenginliğin kaynağı Tanrı’yı seyreder.

98 “Doktriniyle, yaşamıyla, kültüyle Kilise inandığını ve kendinde olan her şeyi her kuşağa aktarmaya ve sürdürmeye çalışır.” (DV 8)

99 İmanın doğaüstü niteliği sayesinde, Tanrı Halkının tümü Tanrısal Vahyin armağanını sürekli olarak almaya, onu daha derinlemesine anlamaya ve onu tam olarak yaşamaya devam eder.

100 Tanrı Sözü’nü resmi olarak yorumlama sorumluluğu yalnızca Kilise’nin Yetkili Kurulu’na ve bu Kurul ile düşünce birliği içinde bulunan papa ve episkoposlara emanet edilmiştir.

Katolik Kilisesi Din ve Ahlâk İlkeleri (50-73)

Katolik Kilisesi Din ve Ahlâk İlkeleri (101-141)